Didem'in Los Angeles Gunlugu: Universal Studios Hollywood 2

Didem'in Los Angeles Gunlugu: Universal Studios Hollywood 1

Didem'in New York Gunlugu: Magnolia Bakery with Ece Vahapoglu

Didem'in New York Gunlugu: NBA Game - NJ Nets vs NY Knicks

Didem'in Miami Gunlugu: Lincon Road @ New Year's Day

Didem'in New York Gunlugu: Christmas at Rockefeller Center

Didem'in New York Gunlugu: Manhattan View from the South Ferry

Didem'in New York Gunlugu: Grand Central Terminal Market Place - Di...


NEW YORK'TA
MATTHEW BRODERICK'LE
KARSILASMAK

New York'ta yasiyorsaniz her an bir surprize hazir olmaniz gerekir. Muhtesem guzel bir bahar havasinda sokakta yururken keyif alabilir ama aksamustu eve donerken aniden bastiran yagmurla donunuza kadar islanabilirsiniz! Ya da trafik isiklarina asla riayet etmeyen Manhattan yasayani gibi sizde buna ayak uydurup trafik lambalarina bile bakmazken karsi kaldirimda da size bakan unlu bir Hollywood starini gorebilirsiniz. Zaten sansiniz varsa ya son anda fark edersiniz ya da yaninizdaki sizi durttugunde anca sirtindan yakalayailirsiniz. Yani New York'ta her an her sey olabilir.
Gecen hafta bir ay sonra gelmesini bekledigim bir arkadasim Istanbul'dan New York'a geldi ve gercekten son zamanlarin en guzel surprizini yapti. Gelir gelmez tutturdu ''Beni West Willage'a gotur cok ozledim oralari'' diye. Seve seve dedim. Zaten benim de cok sevdigim bolgelerden biridir. Ne zaman West Willage'a gitsem mutlaka enteresan bi olay beni bulur ve cok eglenirim. Yaz sonu orda Dustin Hoffman’la tanisma firsati bulmustum. Sanirim bu gunde o gunki gibi secilmis gunlerden biriydi! O gun arkadasimi her zaman gittigim Extra Virgin'a gotureyim istedim ama tam iceri girerken vazgectik ve yeni bir yer deneyelim deyip yan taraftaki Sant Ambroeus Restaurant’a girdik. Toplam 12 masanin oldugu, her masanin arasinin bes santim bosluk birakilarak yerlestirildigi kucucuk bir yer. Sanki herkes ayni masada oturuyor gibi. Neyseki iki masa bostu ve ve garson bizi hemen bir masaya oturttu. Tam bes dakika sonra da yan masamiza bir cift geldi ve restaurant tamamen doldu. Yemek siparisimiz verip basladik dedikodu yapmaya. Malum NY'ta dedikodu yapmayi cok ozluyorum. Sahane yemek esliginde harika vakit geciriyorduk ki solumda ki ciftin yanina yani tam benim bir metre uzagima karsima cocukluk ve lise askim Matthew Broderick oturdu! Aman allahim! Bir anda film seridi gibi gecmisten bu gune ‘’Addicted to Love’’ filmini defalarca seyrettigim anlar gecti gozumun onunden! Aniden heyecanlaninca sakin olmaya calisip arkadasima yanina kimin oturdugunu ismini telafuz etmeden anlatmaya calistim ve o da sok oldu tabi ve adama gozlerini dikti. Siz tahmin edin artik o onbes dakika nasil gecti. Bu arada bilmeyenler icin hatirlatalim Matthew Broderick; bir donem komedi filmlerinin vazgecilmezi, cok sevilen unlu aktoru, ve Sarah Jessica Parker’in da esidir. Ve ne yazik ki bu durum bende kiskanclik yaratmaktadir. Her ne kadar 49 yasina gelmis de olsa lise yillarinda hayalini kurdugum aktorlerden biridir kendisi. Ama neyse zaten o kucucuk restaurantta sergiledigimiz her tavrin fark edilmemesi imkansiz! O kadar kucuk bir yerki herkes birbirinin farkinda ve bizden baska da donup bakan ve adami goz hapsine alan kimse yok! Rezil olduk! Cunku NY oyle bir sehir ki her an bir hollywood starina rastlayabilirsiniz, bu yuzden herkes alisik. Eee tabi iki saat boyunca yanimizda oturdugu icin de merakli gozlerimiz Sarah Jessica’yi aradi ama o gelmedi. Ohh iyiki de gelmedi cunku adami arada bir goz habsine alamazdik. Yemek boyunca yan masada neler konusuluyor dinlemekten yorulduk desem yalan olmaz. Istanbul dedikodulu yemegimiz bir anda yerini New York dedikodularina birakti. Yemek boyunca iliskilerden ve cocuklardan bahsettiler sonrada West Willage’de yuruyus yapmak uzere hesabi istediler. Tam da bu eglenceli yemek burda son buldu derken arkadasim adamcagizin bir anda onunu kesip ‘’Lutfen bir fotograf cektirebilirmiyiz’’ deyince baska bir muhabbet basladi. Malum sohbeti cok severim ama isin rengi bu defa farkli ve bir adim daha ileri gidip arkadasim ‘’ Istanbul’dan geliyoruz ve size hayraniz’’ deyince Matthew Broderick’te ‘’Aa evet; gecen sene yaz tatili icin gelmistim’’ dedi ve bende ‘’Evet biliyorum; esiniz ve cocugunuzla gelmistiniz’’ dedim. Dedim ama ne gerek var simdi esini falan karistirmaya! Zaten adam baslamis konusmaya, sohbete hazir! Oyle bir bakiyor ki; sempatiyle de birlesince gercekten etkileyici oluyor. Yani aslinda her sey o kadar saniyede oldu ki ne dedigimizi bilemedik! Ben onun butun genclik filmlerini seyrettigimi ve onu o zamandan beri ne kadar cok begendigimi anlattim. O da gozlerimin icine bakarak hep kafasini salladi :)
Sanki bizden daha fazla sohbet etmek istercesine yanimizda bi sure durdu ve muthis bir sicakkanlilikla tesekkur ederek sarildi ve yanimizdan ayrildi.